Arda Turan’dan itiraf ‘Hayatımdaki en üzücü şey…’ | ‘Korkuyor musun?’ sorusuna olay yanıt

Eyüpspor ile elde ettiğiniz başarılı bir Harika Lig’e yükselişin akabinde ve güçlü bir dönem geçirmişken, neden Türkiye’den ayrıldınız?

“Eyüpspor’da 2 buçuk yıl boyunca inanılmaz bir öykümüz oldu. Her vakit hatırlayacağım bir periyottu. Birçok rekor kırdık ve Harika Lig’e yükseldik. Ligde son haftaya kadar Avrupa kupaları gayesiyle çaba ettik. Oyuncularımız gelişti, biz teknik takım olarak gelişim gösterdik, kulübün kültürü evrildi. Eyüpspor’da bir oyun kimliği bıraktık. O defter tamamlandı. Bu hem benim hem kulüp için yeni maksatlara odaklanmak ismine hakikat bir karardı. Shakhtar’dan gelen teklif bu adımı mümkün kıldı ve ben de kendimi bu adıma hazır hissettim. Eyüpspor’da hoş başladığımız, hoş devam ettirdiğimiz ve çok hoş tamamladığımız bir tecrübe yaşadım.”

Son yıllarda Shakhtar Donetsk, teknik yöneticiler için de bir sıçrama tahtası haline geldi. Siz de bu yolu takip etmek istiyor musunuz?

“Elbette, Shakhtar için kısa, orta ve uzun vadeli planlarım var. Fakat şu anda yalnızca bu kulübün hak ettiği başarıyı yakalamaya odaklandım. Geçmişte burada çalışan büyük isimler oldu ve onlar daha sonra farklı kulüplere gittiler. Bu da Shakhtar’ın yalnızca oyuncu değil, teknik yönetici de geliştirdiğini gösteriyor. Birinci günden beri söylediğim üzere, şu anda tek gayem Shakhtar’ın köklerindeki ve tarihindeki başarıyı geri getirmek. Şimdilik öteki bir şey düşünmüyorum. Öncelikle buradaki sorumluluklarımı yerine getirmem gerekiyor.”

Ukrayna’daki savaş ortamı sizi hiç tereddütte bıraktı mı? Kaygı ya da belirsizlik hissettiniz mi?
“Bir saniye bile tereddüt etmedim. Beşerler burada neredeyse üç yıldır çok güçlü bir süreçten geçiyor. Bu durumun her saniyesini yaşayan bir yerde, ben nasıl tereddüt edebilirdim? Buraya, futbolumuzla insanlara biraz da olsa sevinç katmak için geldik. Onları futbolumuzla ve elde edeceğimiz başarılarla keyifli etmek için elimizden geleni yapacağız. Kalbim ve kanılarım her vakit onlarla birlikte.”

Bu durum kadronun günlük yaşantısını nasıl etkiliyor? Transfer yapmayı zorlaştırıyor mu?
“Elbette etkiliyor. Sonuçta hayat kelam konusu. Fakat oyuncularım inanılmaz derecede profesyonel. Ne olursa olsun alanda %100’ünü vermeye çalışıyorlar. Onlara büyük bir hürmetim var. Her toplantıda şunu söylüyorum: “Futbol kıymetli, lakin hayatta hiçbir şey ailemizden daha değerli değil.” En baştan beri oyuncularıma, hayatın her alanında yanlarında olduğumu söyledim. Bu yalnızca oyuncular için değil, tüm işçimiz için geçerli. Her vakit ruhsal sıhhatlerinin rastgele bir şampiyonluktan daha kıymetli olduğunu vurguluyorum. Bu durumun transferleri olumsuz etkilediğini düşünmüyorum. Sportif yöneticimiz transfer süreçlerini yönetiyor ve hâlâ birçok oyuncunun buraya gelmek istediğini biliyorum.”

Atlético Madrid ile hoş anılarınız var, pekala Lizbon finalindeki hayal kırıklığını nasıl atlattınız? Bir ekip bu türlü bir travmadan nasıl kurtulur?

“Belki de şimdiye kadar yaşadığım en üzücü şeydi. Şampiyonluğa bu kadar yaklaşmışken, en güçlü anımız olan kornerden gol yemek yürek parçalayıcıydı. Yalnızca benim için değil, tüm grup için. O şampiyonluğu sahiden hak etmiştik. Maçtan sonra soyunma odasını hatırlıyorum; beşerler ağlıyor, yerde yatıyor, boşluğa bakıyorlardı. Bugün bile düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor. Lakin futbol bu türlü anlar ve travmalarla dolu. Her ne kadar geride kalmış üzere görünse de, aklımıza geldiğinde daima bir hüzün hissediyoruz.”

Darijo Srna sizi hamlede Luis Enrique’ye, savunmada ise Simeone’ye benzetiyor. Siz kendinizi nasıl tanımlarsınız?

“Çalıştığım her teknik yöneticiden çok şey öğrendim. Savunmada Simeone’nin tahlillerinden ilham alıyorum. Hamlede ise Luis Enrique’den etkilendiğimi söyleyebilirim. Fatih Terim’den ise oyuncularla münasebet kurma, kritik ve baskı altındaki anlarda karar verme konusunda çok şey öğrendim. Her teknik yöneticinin en düzgün özelliklerinden ilham alıp, kendi tarzımı yaratmaya çalışıyorum. Taktiksel manada Cholo’dan kadro tertibi, kompaktlık, koordineli savunma hareketleri, 4-4-2 savunma formasyonu, pas kanallarını kapatma ve duran top tertibi üzere hususlarda çok şey öğrendim. Luis Enrique’den ise ekibin pozisyonlanması, rakip savunmaya karşı tahlil üretme, alan kullanımı ve tepki dinamikleri üzere hususlarda dersler çıkardım. Ayrıyeten kamp devirleri için Óscar “Profe” Ortega’yı, duran toplar için ise Mono Burgos’u anmam gerekir. Benim eşsiz biçimim, bugüne kadar biriktirdiğim tüm bu deneyimlerin yansıması.”