CUMA HUTBESİ DİYANET | 16 Mayıs Cuma hutbesi DİNLE, konusu, PDF İNDİR

CUMA HUTBESİ DİYANET 16 MAYIS Diyanet İşleri Başkanlığı’nca konusu belirlenerek cumaya gelen Müminlere cami minberinden okunan Cuma hutbesinin bu haftaki konusu merak ediliyor. 16 Mayıs 2025 tarihli Cuma hutbesinin konusu resmi internet sitesinde yayımlayan Diyanet’in rehberliğinde merak edilenleri haberimizde derledik. İşte ayrıntılar…

16 MAYIS CUMA HUTBESİ KONUSU

16 Mayıs 2025 tarihli Cuma hutbesinin konusu,‘Aile: İtimat, Sadakat ve Merhamet Yuvası’ olarak belirlendi.

AİLE: İTİMAT, SADAKAT VE MERHAMET YUVASI

Muhterem Müslümanlar!

Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği en büyük nimetlerden biri de ailedir. Aile; birbiriyle evlenmesi legal olan bir bayan ve bir erkek tarafından, Allah’ın buyruğu ve Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sünneti üzere kurulan, çocukların çokluğuyla bereketlenen; dede, nine ve torunlarla büyüyen itimat ve sadakat yuvasıdır. Aile; “İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının kanıtlarındandır. Bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” ayetinde buyrulduğu üzere, şefkat ve merhamet ocağıdır. Aile; alternatifi olmayan, yeri asla doldurulamayacak yegâne kurumdur.

Aziz Müminler!

Yüce Rabbimiz,وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ بُيُوتِكُمْ سَكَنًا “Allah, konutlarınızı sizin için bir huzur ve sükûnet yeri kıldı…” buyurarak ailenin iyilik kaynağı olduğunu haber vermektedir. Huzurlu bir aile ortamının sağlanmasında ise anne de baba da değerlidir. Çocuklar, annenin şefkat ve merhametine muhtaçlık duyduğu kadar babanın da otoritesine ve disiplinine muhtaçtır. Hasebiyle çocukları eğitme ve terbiye etme, düzgün bir insan olarak yetiştirme sorumluluğu; yalnızca bakıcılara, okullara, televizyonlara, tabletlere ve bilgisayarlara bırakılmamalıdır. Çünkü şefkat ve merhameti anne ve babasında bulamayan çocuklar; itimat, sevgi ve muhabbeti öteki yerlerde aramakta, bu da onların fıtratlarının bozulmasına sebep olmaktadır.

Kıymetli Müslümanlar!

İnsan fıtratının korunması, lakin şuurlu aileler aracılığıyla sağlanır. Ulusal ve manevi kıymetlerine bağlı kuşaklar, inançlı bir aile ortamında yetişir. Güçlü bir toplum, huzurlu aileler eliyle inşa edilir. Bu sebepledir ki, aile içinde yeri ve pozisyonu ne olursa olsun hiç kimse, ailenin huzurunu bozacak, annenin ve babanın saygınlığını yok edecek kelamlar söylememeli, tavır ve davranışlarda bulunmamalıdır.

Kadın-erkek, küçük-büyük herkes; şiddetin hiçbir çeşidini birbirine asla reva görmemelidir. Münasebeti ne olursa olsun, Allah’ın dokunulmasını haram kıldığı canı hayattan koparamayacağının idrakinde olmalıdır. Dünyada bir kesim haline gelen çocukların cinsel istismarı başta olmak üzere, istismarın her çeşidinin lanetli ve ahlaksız bir davranış olduğunu, hiçbir çocuğun mahremiyetine asla göz dikilemeyeceğini bilmelidir.

Değerli Müminler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, “…Evlenmek, gözü haramdan korumak, iffeti koruma etmek için en yeterli yoldur…” buyurmaktadır. Evet, evlilik; insan fıtratının bir gereğidir. Dünyada huzur ve mutluluğa, ahirette ebedi cennete ulaştıran kutsal bir başlangıçtır. Evlilik; insanın hürmet ve saygınlığını koruma eden, onu kötülüklerden ve günahlardan koruyan inançlı bir limandır. Nefsimizin ve jenerasyonumuzun emniyet altına alınmasına, pak ve sağlıklı bir toplumun inşa edilmesine vesile olan en inançlı yoldur. Bu sebepledir ki, gençlerimizin evlenme çağına geldiklerinde, gösteriş ve israftan uzak, mütevazı ve sade bir halde aile yuvası kurmalarına yardımcı olmak; dini, ahlaki ve toplumsal bir sorumluluktur. Allah Resûlü (s.a.s)’in bu konudaki uyarısı pek açıktır: إِنَّ أَعْظَمَ النِّكَاحِ بَرَكَةً أَيْسَرُهُ مُؤْنَةً “En bereketli nikâh, zorluğu ve külfeti en az olandır.”

Aziz Müslümanlar!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in, “Sizin en iyiniz, ailesine karşı en iyi olanınızdır…” hadisini kendimize şiar edinelim. Sevgi ve muhabbeti, nezaket ve zarafeti ailemizde hâkim kılalım. Aile yapımızı tehdit eden, geleceğimizi karartan ziyanlı akımlara karşı daha dikkatli olalım. El ele, gönül gönüle vererek aile saadetimizin; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin önündeki tüm pürüzleri kaldıralım. Unutmayalım ki, fıtratın korunması ve ailenin güçlendirilmesi sadece anne ve babanın sorumluluğunda değildir. Bu konuda sorumluluk sahibi herkes, bütün kurum ve kuruluşlar vazifelerini hakkıyla yerine getirmenin daha fazla çabasında olmalıdır.

Sözümüzün sonu Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu uyarısı olsun: كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يُضَيِّعَ مَنْ يَقُوتُ “Ailesine karşı sorumluklarını ihmal etmesi bireye günah olarak kâfi.”